ALIVE DERGİ
Parmak ucundaki göz.
Yazı ve fotograflar: Akgün Akova İpek hali tamiri ustaları, ipeğin o büyülü dokusu üzerinde çalışıyorlar. Gözleri ağrıyana dek, igneyi ipliğin arasinda yolculuga çikarip halıların içine gözbebeklerini saklıyorlar.
Sultanahmet… Bizansi, Osmanliyi ve Cumhuriyet Türkiyesi’ni avucunda toplayan bir Istanbul semti… Bizans Hipodrom’unda kosan atlarin kisnemelerinin, sehzadelerin sünnetlerinde geçen senlik alaylarinin, Ramazan bayramlarinda çadirlarda kurulan iftar sofralarinin, minareden minareye çekilen isikli mahyalarin izler biraktigi semt…
Kendi söylencelerini yaratan görkemli kilise Ayasofya, gizemli sarniç Yerebatan, bugün Türk ve Islam Eserleri Müzesi olan Ibrahim Pasa Sarayi, Aya Irini, Iskender Lahdi’nin de sergilendigi Arkeoloji Müzesi, mavi çinileriyle ünlü Sultanahmet Camii ve Külliyesi hep orada… Osmanli ticaretinin kalbi olan Kapaliçarsi’yla yan yana olusu, onu alisverisin dünyasina da sokuyor. Birçok ünlü hali magazasi da Sultanahmet’te… Müsterilerine sattiklari antika halilari havaalanina götürmek için arabaya yükleyen saticilarin mutlu yüzlerine bakarak ilerliyorum. Lokantaya girmeniz için leziz kokusu bile yeten köftecilerin önünden geçiyorum. Arka sokaklardan birinin içinde bir merdiveni tirmaniyorum. Bir matbaadan çalisan makinelerin sesleri geliyor. Çayci, yeni demledigi çaylari islik çala çala katlardaki isçilere dagitiyor. Aras Han’in 3.katindaki kapiyi çaliyorum.
Kapi açildiginda ilk gözüme çarpan… gerilmis bir ipek Bandirma halisi oluyor. Yüzyili asan yasinin yorgunlugu dokumasina vurmus. Yer yer yirtiklari var. “Tamirine yeni mi basladiniz?” diye soruyorum beni karsilayan genç adama. “Üç aydir burada…” diyor, sasiriyorum, egilip bakiyorum ipek haliya, tamir yerlerini farkedemiyorum. “Tamir yerlerini göremiyorum,” diyorum. Gülümsüyor Ahmet Bayrakdar, “O da bizim ustaligimiz” diyor. Ahmet Ustanin küçük ipek hali onarim atölyesindeki sohbetimiz böyle basliyor.
Ahmet Usta hali tamirciligine 1986 yilinda Orta Anadolu’da, Aksaray’da baslamis. Basta bir hobi olarak gördügü bu is, parmaklari ipegin büyüsüne kapilinca meslege dönüsmüs. Ipekle sarmas dolas olmak, tamir edecegi halilari ise baslamadan önce eline alip sevmek, günler aylar sonra tamiri bitince yere serip ona mutlulukla uzun uzun bakmak onun için ruhani bir tören sanki.
Santimetresinde 7 sira olan bir halinin tamiri kolay, ama 22 siralik bir hali önünüze kondugunda, ustalik ve göz gücü olmadan tamir etmek mümkün degil. Bir kartal gözü olmali insanda, o ince iplerin arasini bulmak için. 7’li bir hali üzerinde günde 8 saat çalisabilen Ahmet Usta, 22’lik bir halinin basinda 3 saat geçirdikten sonra evine gidiyor. Gözleri, “Bugünlük bu kadar yeter!” diyor çünkü. Yorgunluk ve göz agrisi gerisi…
Iyi bir ipek hali tamircisi, ilk dört yilini çiraklikla geçiriyor. Deneyim yetenekle, yetenekle sevgiyle birlesirse iyi bir usta çikiyor ortaya. Iyi ustalar halinin canli oldugunu hissediyorlar ve bu yüzden igneyi batirirken yanlis bir sey yaparlarsa onun canini yakacaklarini düsünüyorlar. Yarali bir ceylan sanki tamir edilecek hali. Isini sevmeyen ustalarin “ruh hali” tamir ettigi haliya da yansiyor ve kusursuz tamir çikmiyor. Islerini askla yapmayan usta olamiyor
Ahmet Usta, bir ipek Hereke halisini eline alarak “igneyi halinin içine soktugumda, onun ucunu parmagimin ucunda hissederim” diyor, “öyle bir andir ki o, isaret parmagim, basparmagim ve beynim arasindaki uyumun püf noktasidir. Eger o anda bütün dikkatiniz o noktada yogunlasmazsa halinin “sira”si siser ve orjinal doku bozulur. Bu da tamircinin hatasi demektir.” Ipek hali tamiri, malzemenin pahali olusu nedeniyle de önem tasiyor. Çok degerli bir ipek halida yapilacak kötü bir tamir halinin degerini de düsürüyor. Hatta elde kalmasina, satilamamasina yol açiyor. Iyi bir tamir haliyi yeniden yaratiyor sanki, ipegi ve emegi kutsuyor. Ipek hali tamircileri ekonomiye arti bir deger katiyorlar degerini yitirmek üzere olan bir mali, yeniden degerlendirdikleri için…
Ipek hali tamiri sabir, beceri ve emek isteyen zor bir is. Son yillarda yeni kusaktan ne yazik ki çok az usta yetisiyor. Ustalardan biri, kendilerini soylari tükenen kelaynak kuslarina benzetiyor: “Gençler bir an önce ve çok para kazanmak istiyorlar. Oysa ipek hali tamiri, ustalastikça para kazandiran, yillarini vermeden seni yücelere çikarmayan bir is. Ama bir kez mahareti edindin mi de, senden iyisi yok…”
Yeni ustalarin yetismemesinde elbette ipek hali imalatinin düsüs göstermesinin de büyük etkisi var. Daralan pazar emekçilerini de siliyor. Onlar ise, pazarin durumu kadar gözlerinin durumundan yakiniyorlar. Gözde baslayip beyinden geçen ve parmak ucunda biten bir is yaptiklari. Bir benzetmeyle, parmak uçlarinda gözleri var onlarin.
Ahmet Usta, her yil yurt disindaki sergilerden davet alip gidiyor ve ipek hali dokumasi ve tamirinin incelikleri üzerine gösteriler yapiyor. Dünyanin en iyi ipeklerinden biri olan Türk ipegini ve ondan olusan kaliteli halilari tanitiyor. Bütün bunlari yaparken, izleyenlerden kaç kisi onun parmakuçlarindaki gözleri farkediyor acaba?